9 Ocak 2011
Para mı? Evet, Para ve Bir Öğretmen!
Birgün bir delikanlı yaklaştı yanıma... “baba” dedi; “söyle bana... nedir ahvali hayatın”... “nedir bu paraya karşı öfke... neden bu kadar öfkelisin paraya..”
Yerli Malı Haftalarını bilir misiniz... ben bilirim.
1968-1969 yılları. Yerli Mal Haftaları’nın(*) en coşkulu kutlandığı yıllar. İlkokul bir ya da ikinci sınıf öğrencisiyim. Ama inanın, ne Yerli Mal Hafta’larının suçu var bu işte ne de babamın. Suç kimde siz karar verin.
Şimdi bile hatırlamam, o zamanlar hangi tarihte kutlanırı o hafta. Ama hatırladığım şu ki “yumruğu
toros kayası”, memur maaşlı ve maaşından başka şanı olmayan, babaların babası babam, bize Yerli Malı Haftaları’nda 'gazete kağıdından' yapılmış külahlara “Çorum” leblebisi, “Karadeniz” fındığı , ”Antep” fıstığı, “Trakya” ayçekirdeği doldururdu.
Peki biz bundan hoşnut olur muyduk... Biz diyorsam, ablam ve ben.
Asla... asla memnun olmaz ve itiraz ederdik.
Neden mi.
Basit.
Anlatayım. Yerli Malı Haftası denen günün başlangıcı ya da ortasında sınıflardaki manzara şu
olurdu... Pazarlarda asla satılmayan, sadece manavlarda satılan -o zamanlar sadece zenginlerin, ama şimdi bir çok kişinin alışveriş ettiği manavlardan- portakal ve muzların satın alındığı sofralar kurulurdu ilkokul öğrencilerinin sınıflarında.
Şimdilerde bu yazıyı okuyan genç arkadaşlarımın, bu muz ve portakalı düşleyemeyeceğini biliyorum. Çünkü artık bunun dışında bir biçim var. Örneğin şimdi muz ya da o 'kocaman' portakalları almak için 'çok para' gerekmiyor, nüfusun büyük bölümü için. O zaman, şöyle bir not koyalım... 1960’lı yıllarda muz ya da “washington” -tercihen vaşington- portakal alabilmek için 'zengin' olmak gerekirdi.
Bugün için şaşırtıcı olsa da o günlerde böyleydi.
Manzaraya devam.
O zamanların sevgili öğretmenleri, “Yerli Malı Haftası” sanki sadece bu muzlardan ya da vaşington portakallarından ibaretmiş gibi o meyvaları süslü masalara dizer, onlar getiren öğrenci ve velilerle birlikte o masaların başına dizilirler, aslında şimdilerde çok anlamlı olduğunu daha fazla anladığım günleri, “Yerli Malı
kullanmayı” özendirmesi gereken günleri, böyle bir tavırla ziyan ederlerdi.
Elbet, bizim gazete kağıtlarından külahlarımızın içindeki 'Çorum' leblebileri hiç açılmazdı.
Akşam olurdu ve eve dönerdik. Tahmin edersiniz... o aşağılanmış, gazete kağıdına sarılmakla, çocuk gözümde daha da değersiz görünen leblebi, fındık ve ayçekirdeklerini, hiç açamamış olmanın hüznünü aşağılanmışlıklarıma ekleyerek geri getirirdim eve... ve ben babama... ve “o koca adama” gazete kağıdından yapılmış külahları göstererek serzenişte bulunduğumda, canım babam bana şu gerekçeyi sunardı, ben çocuk aklımla kabul etmesem de... “oğlum... eğer yerli malıysa, yerli malı bunlar... onlar yerli malı değil ki...”
Ben anlar mıyım sanırsınız... elbet o çocuk yaşta anlamam... babamı suçlardım. Çünkü ben 'öteki'ydim, muzlar ve vaşington portakallar arasında.
Şimdi anlıyorum. O zamanlar haklı olan babamdı...
Ama hala ben de bir konuda haklıyım.
Haklı olan babamın, çaresiz açıklamalarını ancak şimdi anladığım için, parayı hiç sevmiyorum... hala sevmiyorum.... sevmeyeceğim.
Peki ne yapmalıyım şimdi, bir öğretmen olarak...
Biliyorum...
Kendini 'öteki' gibi hissettirmemeliyim öğrencilerimi... hem de hiçbir noktada...
Ahmet Giritli
(*) Yerli Malı Haftası, 12-18 Aralık tarihleri arasında Türkiye'de tüm okullarda kutlanan özel haftadır. Resmi ismiyle “Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası” olarak kutlanmaktadır. Hedefi, yerli (**) tüketiminin artmasıdır. Bu hafta süresince tutumlu olmanın, yatırım yapmanın ve yerli malı kullanmanın önemi anlatılır. İnsanların parasını , malın eşyaların , zamanın ve sağlığın gerektirdiği gibi korumak ve kullanmasına tutumlu olmak denir. Okullarda yapılan etkinliklerle tüm gençleri yerli malına teşvik eder II. Dünya Savaşı sonrası oluşan ekonomik darboğazın ardından yabancı ülkelere para akışının önünün kesilmesi ve toplumsal tutum bilincinin oluşmaı amaçlanmıştır. 1946 yılından itibaren Yerli Malı Haftası olarak kutlanmaktadır. 1983 yılında adı Tutum, yatırım ve Türk malları haftası olarak değiştirilmiştir.
Türkiye, Cumhuriyet döneminde yeni savaştan çıkmış bir ülke idi. Ellerinde bir şeyleri kalmayan halk yoksulluk içerisinde yaşıyordu. Atatürk, 1923 yılında korunması, yerli mallar üretilmesi ve kullanılmasını kararlaştırıldı . Dönemin başbakanı İsmet İnönü 12 Aralık 1929 tarihinde T.B.M.M.’de bir konuşma yaptı. Konuşmasında ulusal ekonomi, yerli maı ve tutumlu olma konularını anlattı.
Okullarda 12 – 18 Aralık tarihleri arasında kutlanan bu haftada tutum, yatırım ve Türk malları hakkında bilgi verilir, şiirler okunur, konuşmalar yapılır, skeçler ve oyunlar oynanır.
[kaynak vikipedia.org]
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder