7 Haziran 2010

Mehmet Duru Röportajı

1962’nin Mersin’inde gelmiş dünyaya Mehmet Duru.. 13 yaşında Hürriyet çocuk kulübünde yayınlanan ilk karikatürü sonrasında kendisini o çocuk denecek yaşta dahi karikatürist gibi hissetmiş.. Zira bunun bir sebebi var.. Şimdiki mizahçıların bile büyük saygı duyduğu, Türk mizahının yapı taşlarından olan Gırgır, Fırt ve Çarşaf dergilerinde amatör olarak çizmesiydi..

Dönemin genç
liğinin elinden düşürmediği Gırgır’a çizerken, tatil beldelerinde portreler çizerek geçimini sağlamaya çalıştı Mehmet Duru, 13 yaşında..

1980’den sonra ise Günaydın, Bulvar, Bugün ve Sabah gibi çeşitli gazetelerde hastane, polis ve adliye muhabirliği yaptı.. Bu alanda gösterdiği kişisel başarılardan ötürü ‘istihbarat şefliğine’ kadar yükseldi.. Bunun yanında karikatür aşkını icra etmekten geri kalmadı hiçbir zaman.. Daha sonra çalıştığı gazetelerin kapanmasının (Günaydın ve Tan) ardından çeşitli magazin dergilerinde Genel Yayın Yönetmenliği yaptı..

Son dönemlerde ise eski adı Öküz, yeni ismi Hayvan olan aylık kültür fizik dergisinde sıra dışı insanlarla “Öteki Hayatlar” adı altında röportajlar yaptı..

Onu tanımama vesile olan asıl mevzu ise çizmiş olduğu dev pankartlardır.. O sağlam karikatürist kimliğini, kendi sevdası da olan sarı lacivert re
nklere gönül vermiş gençlerle birlikte, yorgun gecelerde yaptığı ciddi icraatlardır..

Daha yakından tanımak adına sorularım olacak ken
disine.. Kabul ettiği için teşekkür ediyorum..


***** ***** ***** *****

-Klişe ile başlanır ya şu röportaj dalgasına, öyle yapalım.. Nasıl Fenerbahçeli oldun hocam?
-Fenerbahçe Mersin'e gelmişti.. 6-7 yaşındayı
m o vakit.. Arkadaşlarımızla birlikte futbolcuları yakından görmeye gittik.. Cemil Turan saçımı okşamıştı.. O andan beri Fenerbahçeliyim..

-Efsane olmuş pankartları çizdin, hepsi b
aşarılı çalışmalar.. Bu pankartları tribünde görünce ne hissediyorsun?
-Ruhsal orgazma ulaşıyorum.. (bu sırada 'bak yazarım hepsini' diye tehditvari cümleme istinaden; "ne yani Giray, i.neler gibi 'çok mutlu oluyorum' filan mı diyeceğimi sandın.? Yavşakça cevap istiyorsan 'ayy ne mutlu o
luyorum, dünyanın en mutlu kişisi ben oluyorum' mu diyeyim" diyerek bana da verdi ayarı..)

-Bu cevaptan sonra aklıma Hayvan/Öküz dergisinde hazırladığın röportajların geldi usta.. Dergi okurlarından değil ama okuyan, şahit olan farklı isimlerden tepkiler aldın hep, adab-ı muhaşereti aştığ
ına dair.. Tarzın mı bu?
-Aynen budur kardeşim! Ben doğal insanım, yapmacık şeylere tahammül edemiyorum. Bu konuda bir çok televizyondan, çalıştığım ga
zetelerden kovuldum... Yani adamların g.tü yemedi beni yanlarında çalıştırmaya! Çünkü paldır küldür mevzulara giriyorum...

-Hocam hatırlıyorum da, "röportaj
larımı yayınlayacak yürekli yayınevi sahipleri arıyorum" demiştin..
-Aynen öyle demiştim ama o kadar t.şaklı yayınevi bulamadım! Herkes 'yusuff yusuff' ediyor!

-Şu sıralar ne yapıyorsun peki usta?
Bildiğim kadarıyla Deli Dolu dergisini hazırlıyordun?
-Boyumdan büyük işlere girdim kardeşim, devlere başkaldırdım... Doğal olarak işlerine gelmedim ve beni dört koldan boğdular! Onu anlatmak uzun hikaye ama tek başıma dergiyi çıkardım, yanımda bir oğlum vardı... Di
ğerleri sadece dergiye yazdı çizdi... Derginin basma parasını, dağıtma mevzuları, hamallığı gibi pis işlerine oğlumla beraber koştuk hep... Alemde türlü kahpelikler yaşanıyor, bende o kahpeliklere kurban gidenlerdenim denilebilir... Ama halen inatla dergimi devam ettirmek niyetindeyim!

-Anladığım kadarıyla, muhalif olmaktan, agresif yapıdan dolayı hep birşeyleri kaybetmişsin.. Kazandığın çok şey vard
ır mutlaka..
-O. çocukları olduğu müddetçe ben hep
muhalif olacağım.. Kazanmak derken; başkalarının kaybetmek olarak gördüklerini ben kazanmak olarak görüyorum... Birilerine yavşaklık yaparak, boyun bükerek, el sıvazlayarak, g.t yalayarak bir yerlere gelinecekse, ben o biryerlere sokayım kalemimi! Belki milyarlarım gitti, ama milyarlara satın alamayacağımız tecrübeler edindim...
 

-"mizah soldan beslenir" diye bir söz var, klişedir.. Nedir bunun tam anlamı?
-Mizah sağdan da soldan da beslenir, ama doğruyu görme adına sol düşünce ağır basar. Yani mizah işçiyi, emekçiyi, çift
çiyi savunur. Mizah yol gösterici ve herşeyden bir adım öndedir, düşünsel anlamda. Solun ve sağın asıl kaynağı nedir biliyor musun? Kralın solundakiler emeği savunmuş, sağındakiler de kapitalizmi savunmuş ve öyle de süregelmiş... O anlamda tabi ki mizah soldur özünde... Sol çünkü başkaldırıdır... Çünkü sol emektir, özgürlüktür barıştır.. Doğal olarak mizah da soldur..
 

-Peki Fenerbahçe.. Aşkınız için birşeyler yapmak, uğraşmak, sabahlara kadar arkadaşlarınızla çalışmak ve sonunda "Fenerbahçe Spor Kulübü pankartlarını profesyonel şirketlere yaptırıyor" damgası yemek..
-Onları kaale bile almıyorum.. Sadece
dürrüklük yapıyorlar! Pek üstüne konuşmaya değmez...



-Hocam sokağa çıkalım biraz.. Hababam Sınıfı'nın tümü neden Fenerbahçeli? Veya Cilalı İbo ne diye debeleniyor ki "vay mı lan Feneybahçe'ye yan bakan" diye.. En olmadı Turist Ömer'i anlat bize; neden kabilenin tanrısı olduğunu anladığında ilk olarak "Bağırın ulan o zaman, en büyük Fener diye" bağırtmıştı yamyamları.. Halkın takımı Fenerbahçe söylemini doğrulamıyor mu tüm bunlar?
- Aynen kardeşim... O geçmişteki jenerasyon, bir de bugünün hip-hop gençliği, varoşlardaki bir çok yeni yetişen gençler, neden Fenerbahçeli? Fenerbahçe halkın, özellikle genç kesimin gözdesi... Fenerbahçe bir sevda, Fenerbahçe bir heyecan, Fenerbahçe içimizi titreten... Fenerbahçe'nin maç yapmadığı bir hafta dikkat edin, sanki o hafta hiç maç olmamış gibi yavan gelir insanlara...

-Nazım'ın sözü vardı, ilk gi
ttiği maçtan sonra yazdığı; "Ben, iki gözüm, spordan anlamam ama, şimdi neden Fener'in taraftarı, Galatasaray'ın balosu, müsameresi çoktur, bunu anladım işte.. Sporda da olsa, halka dayanalım vatandaşlar! Halka, kapılarımızı geniş açalım iki gözüm.." diye..
-Galatasaray elit kesime hitap eder... Burjuva kutlamaları var. Hani aristokrat bakışı, adama bak, sanırsın 10 senedir Fener'i hep yenmiş gibi tepeden bakmalar filan.. Şimdi Beşiktaş taraftarına bakıyorsun, Fenerbahçe'den başka dertleri yok gibi... Oysa insan şöyle bir bakar kendi sahasına, bir de Saraçoğlu'na bakar yahu... Fenerbahçe taraftarına bir yandan Galatasaraylısı bir yandan Beşiktaşlısı, diğer yandan öteki takımlar birleşip laf söylediklerinde tepkisini sokaktaki adam gibi verir Fenerbahçe.. Taraftarı çarşıdan, su ad
adan değildir çünkü, sokaktandır... Fenerbahçeli çeşitli alicengiz oyunlarından anlamaz, doğrudan söyler sözünü... Sonuçta halktır, halk çocuğudur... Ne burjuvalık vardır, ne aristokratlık; doğal olmayı sever Fenerli... Bakın dikkat edin; Babası zengin olan Fenerbahçe taraftarı gençlere, sokaktan kopmamıştır. Kendisini zengin çocuğu gibi göstermek diye bir derdi yoktur... Genelde bu böyledir... Neden diye soracak olursanız taraftarlar birbirlerini etkiliyor, benzerlikler ondan kaynaklanıyor... İyi yoldayız...

-Vamos Bien hakkında ne düşünüyorsun peki.. Hayata, futbola ve Fenerbahçe'ye soldan bakanların ortak sesi, ortak hareketi..
-Tam olarak Fenerbahçe prof
ilini anlatıyor Vamos bien.. Emek, Halk, Sol, Tribün, Demoksi... Bütün önemli kavramları bünyesinde tutuyor bu grup... İçinde özgürlüğü, barışı ve demokrasiyi barındırıyor.. Ben şahsen bu grubun büyümesini, geniş halk kitlelerine ulaşmasını istiyorum. Mesela fahri üye olarak Kemal Kılıçdaroğlu'nu alabilirsiniz... Malum Recep Bey "Fenerliyim" dedi oyların büyüğünü götürdü, en azından Kılıçdaroğlu ondan hayli hayli iyidir...

-Hocam; Grup Ck, Ünifeb ve Vamos Bien kardeşliği hakkında neler diyeceksin?
-Valla ben çok sevdim... Dileğim şudur ki; Tribün birliği kurulsun, tüm tribüncüler bu üçlüden ilham alsın... Bu kadar güzel bir beraberlik ben daha görmedim. Bir de ben bu çocukları hakikaten çok seviyorum kardeşim... Ne bileyim, bir de sevmemek elde değil. Yani adamlardaki bu sevdaya bak.. Evde annesi dese ki 'al şu süpürgeyi süpür buraları' süpürmez ama pankart yapılırken süpürmek ne kelime, çocuklar
işin hamallığını yapıyorlar... Bu yüce sevdaya bak sen! Basit birşey değil bu, saygı duyulası bir olay... Bu yüzden seviyorum bu adamları.. Ha birde çok saygılılar, dikkat ettim... Kendi aralarında çok ileri derecede makara kukara olmalarına rağmen büyüklerine karşı bir o kadar saygılılar..

-Peki usta, Fenerbahçe için son söz? (diye sordum ama, cevap vermesini istemedim.. Son sözü burada..)


fotoğraflar http://mehmetduru.net/ 'ten alınmıştır..

1 yorum:

  1. kemal kılıçdaroğlu noktası dışında gayet iyi bir röportaj olmuş. teşekkürler.

    YanıtlaSil